Ramazan ayı, huzurlu ibadetlerin ve maneviyatın tadını çıkardığımız kutsal bir zaman. Ancak bazıları için bu ay, onların yaramazlıkları ve bitmek bilmeyen enerjileriyle adeta bir meydan okuma haline geliyor. Her yıl, Ramazan'da ortaya çıkan bir grup çocukla karşılaşırdık; bunların başını çeken de en yaramaz olanı, Ali'ydi.
Ali, her Ramazan'da camilerin avlularını, parkları ve sokakları adeta bir oyun alanına çevirirdi. İftar vaktinde sokaklarda koşup bağırır, oruç tutanlara sataşır ve onların huzurunu kaçırırdı. Bir defasında mahalle mescidinin minaresine tırmanmış ve oradan aşağıya taş fırlatmıştı. Ne yazık ki bir yaşlı amca yaralanmıştı.
Ali'nin anne babası, onun bu yaramazlıklarından bıkmış usanmışlardı. Ne kadar uyarırlarsa uyarsınlar, Ali onları dinlemiyor ve sürekli başına bela açıyordu. Mahalle sakinleri de Ali'den bıkmıştı. Onun Ramazan'ın manevi atmosferini bozduğundan yakınıyorlardı.
Yıllar geçti ve Ali büyüdü. Artık o yaramaz çocuk değildi. Hatta mahalleliler ona saygı duymaya bile başlamışlardı. Ne olmuştu da Ali bu denli değişmişti?
Ali, liseyi bitirdikten sonra üniversiteye gitmiş ve sosyal hizmetler alanında eğitim almıştı. Üniversite yıllarında, yoksul ve dezavantajlı çocuklarla çalışmaya başladı. Bu deneyim, hayatında büyük bir dönüm noktası oldu.
Ali, kendi çocukluğunu düşündü. O da bir zamanlar yaramaz bir çocuktu ve başkalarına zorluk çıkarmıştı. Ancak yoksul çocuklarla çalışırken, onların hayatlarının ne kadar zor olduğunu anladı. Onlar Ali'nin çocukluğunda olduğu gibi yaramazlık peşinde koşmuyorlardı; sadece hayatta kalmaya çalışıyorlardı.
Ali, üniversiteden mezun olduktan sonra bir sosyal hizmet kuruluşunda çalışmaya başladı. Yoksul ve dezavantajlı çocuklara yardım etmek için elinden geleni yapıyordu. Çocuklara ders veriyor, onlarla oyunlar oynuyor ve onlara rehberlik ediyordu.
Ali'nin hayatı, Ramazan'da başkalarına zorluk çıkaran o yaramaz çocuktan, yoksul ve dezavantajlı çocuklara yardım etmeye adayan bir insana dönüşmüştü. Ramazan ayı artık onun için maneviyatın ve iyilik yapmanın zamanıydı.
Ali'nin hikayesi, her zaman için geçerli olan bir dersi öğretiyor bize: Hiçbir çocuk kötü doğmaz. Çocukların yaramazlıkları, genellikle hayatta karşılaştıkları zorlukların bir sonucudur. Onlara yardım edersek, onları doğru yola yönlendirirsek, onlar da toplumun değerli üyeleri olabilirler.
Ramazan ayı, iyilik yapmanın ve yardımlaşmanın önemini hatırlamamız gereken kutsal bir zamandır. Ali'nin hikayesi, hepimize bu konuda ilham verebilir.