logo


la mitad zumba


Saldım kendimi müziğin ritmine, hareket ettim, coştum. Dansın büyüsüne kapıldım, kendimi anın büyüsüne teslim ettim. Vücudumun ritimle akışkan bir şekilde hareket etmesi, ruhumun neşe ve özgürlükle dolmasına neden oldu.
Müziğin ritmi içimi ısıtıyordu, kalbimin atışlarını hızlandırıyordu. Kollarım ve bacaklarım vücudumun içinden çıkan bir uzantıymış gibi hareket ediyor, müziğin ritmini takip ederek bir dans şölenine dönüşüyordu.
Müziğin her notasıyla bedenimden stres ve gerginlik akıp gidiyor, yerini hafiflik ve mutluluk alıyordu. Kendimi tamamen müziğe bıraktığımda, zihnim sakinleşmiş, bedenim gevşemişti.
Her hareket, her adım, her dönüş, ruhumun bir ifadesiydi. Dans, kendimi ifade etmenin en doğal yoluydu, kelimelerin yetmediği yerde duygularımı ifade ediyordum.
Salonda yankılanan müziğin sesi, vücudumun hareketleriyle uyum içindeydi. Gözlerim kapalıyken bile, ritmi hissedebiliyor, müziğin beni yönlendirmesine izin veriyordum.
Zamanın nasıl geçtiğinin farkında değildim, kendimi müziğin akışına kaptırmıştım. Dansın bittiğini fark ettiğimde, içimde bir boşluk hissiyle karşılaştım.
Ancak o boşluk hissi uzun sürmedi. Dansın bıraktığı iz, bedenimde ve ruhumda uzun süre kalacaktı. Dansın büyüsü beni sarmış, kendimi daha zinde, daha mutlu ve daha canlı hissetmemi sağlamıştı.
Dansın sadece bir eğlence değil, aynı zamanda bir terapi olduğunu fark ettim. Beni stresten ve gerginlikten arındırıyor, içimdeki yaratıcı gücü ortaya çıkarıyordu.
O günden sonra, dans benim hayatımın vazgeçilmez bir parçası haline geldi. Her fırsatta kendimi müziğin ritmine bırakıyor, dansın büyüsünü yaşıyorum.
Dansın gücünü siz de keşfedin, kendinizi müziğin akışına bırakın. Bırakın ritim bedeninizi ve ruhunuzu ele geçirsin, sizi bambaşka bir dünyaya taşıyacak. Unutmayın, "la mitad zumba"! (yarısı dans)